
Girişimsel Nöroloji; kafa içindeki, baş ve boyundaki damarsal hastalıkların (baloncuk, damar yumağı, darlıklar gibi) Girişimsel Nörolojik görüntüleme yöntemlerini kullanarak, kesi yapmadan, damar içine iğne ile girerek tanısını koyan ve tedavisini yapan bilim dalıdır.
Girişimsel Nöroloji ile ilgili detaylı bilgilere ulaşmak için kliniğimiz ile iletişime geçebilir, Prof. Dr. Semih Giray kliniğinden randevu alabilirsiniz.
Görüntüleme yöntemleri eşliğinde yapılan her türlü tedavi işlemi girişimsel Nöroloji kapsamında değerlendirilebiliyor. Baş boyun bölgesi ve beyinin hatta omuriliğin damar problemlerinin tedavisinde kullanılan Girişimsel Nöroloji, anjiyografi yöntemiyle yapılıyor.
Kasıktan girilerek damarın içinden beyine kadar gidip beyinin en uç noktada bulunan damarlarındaki problemlerin tedavisi çoğu kez bu yöntemle yapılıyor.
Görüntüleme yöntemleri eşliğinde yapılan her türlü tedavi işlemi Girişimsel Nöroloji kapsamında değerlendirilebilir.
Girişimsel Nöroloji, Baş boyun bölgesi ve beyinin hatta omuriliğin damar problemlerine yardımcı olur. Buda daha çok anjiyografi yöntemiyle yapılıt. Kasıktan girip damarın içinden beyine kadar gidip beyinin en uç noktalarındaki damarlara ulaşılır ve buradaki problemlerin tedavisi çoğu kez girişimsel nöroloji yöntemiyle mümkün olabilir.
Kabaca üç bölümde özetlemek mümkün olur; bir tanesi tıkamak, bir tanesi açmak, diğeri de hastalık olan boşlukları doldurmak şeklindedir. Beyin damarlarında olmaması gereken balonlaşma varsa buna anevrizma dinilir. Bu beyin damarlarının balonlaşması veya fistül denilen atardamarla toplardamar arasında bir kısa devre olması halinde bunları tıkamaya yönelik bir tedavi yapılır.
Beyin ve boyun damarlarında darlık varsa bu darlıkları açmak da bu yöntemlerle mümkün o zaman da bu, işin açma tarafı olur.
“TIPTA EN RİSKLİ DURUM: BEYİN KANAMASI”
Anevrizma olduğunu bilmeden yaşayan çok insan var. Beyin damarlarında balonlaşma bizim karşımıza üç değişik şekilde geliyor. Hastaların önemli bir bölümü tesadüfen bir başka nedenle MR çektiriyor, inceleme yaptırıyor ve anevrizması olduğunu öğreniyor.
Bir bölümünde bu anevrizma büyüyor hiç problem çıkarmadan ama zamanı geliyor o kadar büyüyor ki komşuluğundaki sinirleri sıkıştırmaya başlıyor o sinirler iş yapamayınca burada ne aksıyor diye bakınca anevrizma olduğunu görüyoruz. En kötü senaryo, anevrizmanın günün birinde patlamasıdır, patladığı zaman bu beyin kanaması anlamına gelir. Beyin kanaması tıpta en acil en riskli en tatsız durumlardan birisidir. Anevrizma nedeniyle beyin kanaması geçiren hastaların yaklaşık yarısı ilk bir ay içinde kaybediliyor.
“BEYİN KANAMASI EN ŞİDDETLİ BAŞ AĞRISI OLARAK TANIMLANIYOR”

Hastaların bir bölümü bunu anlatmaya fırsat bile bulamaz. Hastaların yüzde 20`si hastaneyi bile göremiyorlar. Bunu anlatabilenler, “Hayatımın en şiddetli baş ağrısıydı” diye anlatır, bu çok tipik bir tariftir. Bulantı, kusma olur, şuur kapanabilir bunlar çok klasik ve ana belirtileridir.
“ANEVRİZMA TEDAVİSİNDE İKİ TEKNİK VAR”
Anevrizma tedavisinde yapılan başlıca iki teknik var, anjiyo yöntemiyle kasıktan damarın içine girip bütün yoldan yukarıya kadar çıkmak sanıldığı kadar komplike değildir bayağı düz bir yoldur.
Anevrizma dediğimiz baloncuğun içine girerek onun içine çok ince bir telden yumak örüp onun içini tamamen doldururuz ve içine kan girişini engelleriz, içine kan girmeyince kanama riski de ortadan kalkar veya buna çok uygun olmayan çok geniş boyunlu ve kocaman anevrizmalarda da onun boynuna stent dediğimiz bir boru takıyoruz ki anevrizmanın içine kan girmesini engellesin. Dolayısıyla anevrizma devre dışı kalıyor ve kanama riski ortadan kalkıyor.
Anjiyo makinesinin olduğu yer bizim ameliyathane ortamımız ve biz bunu genel anestezi altında yapıyoruz. Çok ağrılı bir iş olduğu için değil; birincisi uzun sürebiliyor (bazen 4 saate kadar sürebiliyor) ve milimetreden daha ince boyutlu malzemeyle çalıştığımız için hastanın hiç hareket etmemesi gerekiyor. Olur da bir problem yaşanırsa o zaman her şeyin kontrol altında tutulabilmesi için genel anestezi kullanılır.
bir hastalığın tedavi yöntemi tek olsa ötekilere gerek kalmayacak. Tedavi için kullanılan iki yöntem var. Biri açık cerrahiyle gidip boyuna klip koymak bir de bizim yaptığımız iş var. Anevrizmaları 100 çeşit varsaysak bunlardan aşağı yukarı 25 tanesi mutlaka açık ameliyatla yapılması gereken ameliyatlardır. Buradan aşağı yukarı 30 kadarının kapalı ameliyatla yapılması yani bizim yöntemimizle yapılması gerekiyor.
Maalesef az uzman var, çünkü çok meşakkatli bir iş. Gecesi gündüzü yok, her an bir beyin kanaması her an ani bir felç olma halinde en kısa sürede hareket etmek zorundasınız. Son derece hayati beyin damarlarında dolaşıyorsunuz.
Boyun damarı denilince; beyine giden dört tane ana damar var, ikisi sağlı sollu şah damarları, beynin sağ ve sol tarafını besliyorlar. İki damar da ensemizden gidiyor enseden giden damarlarla birleşip kafaya tek damar olarak gidiyor. Onlar da beyinin arka bölümünü besliyorlar. Bunlarda darlık olduğu zaman oradan geçen kan miktarı azaldığı için beyinin o tarafının yeterince beslenememesi nedeniyle birtakım fonksiyonlarda zayıflama olabiliyor.
Daha da kötüsü daralan yer çok düzgünce daralmıyor. Damar sertliği nedeniyle olduğu için orada düzensiz bir yüzey oluşuyor bu düzensiz yüzeyden akan kanda küçük parçacıklar oluşuyor ve bunlar gidip damarı tıkıyorlar. Hangi damar tıkandıysa o damarın beslediği beyin ne iş yapıyorsa o işi yapamaz oluyor. Tıkandığı anda o fonksiyon gider. Bunların bazıları geçici oluyor ve pıhtılar kendiliğinden gidiyor ama bazısında kalıcı oluyor ve o felç oturmuş ve yerleşmiş oluyor.
Beyindeki hangi damarsa: Konuşma kaybedilebilir, kişi anlar ama kelime bulmakta güçlük çeker, kolunda bacağında yüzünde felç olabilir. Görme problemi ya da baygınlık hissi olabilir. Bunlar kabaca tıkanmaya bağlı belirtiler olabilir.
Darlıkları açmak mümkün bu iki yolla yapılabilir, birincisi açık ameliyatla damarı açıp içindeki kireç birikintilerini çıkarıp tekrar dikmek bu damar cerrahisinin işidir. Girişimsel Nöroloji, kasıktan girerek stent adını verdiğimiz telden örgü borularımız var ondan koyuyoruz darlığı açması için.
Açık ameliyatta bazı kliniklerde genel anesteziyle yapılır bazı klinikler lokalle yapabilir ama nasıl yapılırsa yapılsın özellikle ses telleriyle ilgili komplikasyon gelişebilir hastalar, bir yara iziyle geri kalan hayatı boyunca dolaşacaktır. Bazen damar cerrahı arkadaşlar darlıkla ilgilenirken yukarıdaki damarla uğraşmayı göz ardı ederler. Halbuki yukarıda daha ciddi sorunlar vardır, damar cerrahisi olarak daha sonra yukarıda ciddi problemler çıkabilir.
Kapalı yöntem yani bizim stent yönteminin riski derseniz her girişimde olduğu gibi bir risk var, o da yüzde 1-2 gibidir. İşlem sırasında en çok korktuğumuz şey yukarıya pıhtı kaçmasıdır ama onu engellemek için de son yıllarda şemsiye yöntemi var. Darlığın üzerinde bir şemsiye açıyoruz o şemsiye açık vaziyetteyken aşağıda çalışıyoruz. İşlem sırasında bir pıhtı hareket edecek olursa o şemsiye pıhtıyı topluyor işimiz bitince onu şemsiyeyle toplayıp aşağıya indiriyoruz.
Genel olarak damar darlıklarını açmak için pratik olarak vücudun her yerindeki damara uygulanabilir. Onun dışında safra yolu darlıklarında stent kullanılabilir, idrar yollarında darlıklar varsa oraya stent konulabilir. Yemek borumuzda darlık varsa ve başka genişletme yolu yoksa oraya da stent konabilir.
Sinir sisteminin bazı tümörlerinde tümörü besleyen o damarın içerisinden neredeyse tümöre kadar ulaşıp birtakım ilaçlar sıkıp tümörün beslenmesi tamamen tıkanabiliyor. O zaman ameliyata gerek kalmıyor bazen de eğer ameliyat olacaksa çok kansız ve rahat bir ameliyat haline gelebiliyor.
Bir de vücudun başka yerindeki tümörler var özellikle karaciğer tümörlerinde söz konusu oluyor. O tümörlerde de damarın içinden gidip kemoterapotik ilaçlar verilip arkasından da bir tane tıkaç koyup tümörün içerisinde o kemoterapotiğin kalması sağlanır ki onun etkisi çok daha fazla oluyor.
Girişimsel Nöroloji ile ilgili detaylı bilgilere ulaşmak için kliniğimiz ile iletişime geçebilir, Prof. Dr. Semih Giray kliniğinden randevu alabilirsiniz.

Nöroloji ve Girişimsel Nöroloji Uzmanı – Prof. Dr. Semih Giray




